ACE ÇALIŞMASI… NEDEN ÖNEMLI?

Boston’da Bessel van der Kolk ve ekibi ile son yapılan travma çalışmaları üzerine bir eğitimdeydim. Eğitim devam ederken Facebook sayfamda bir paylaşım yapmıştım hemen yazının başında bu paylaşımı yinelemek istiyorum;

 

“Millet kötü haber! Öğrendiklerim doğrultusunda rahatça diyebilirim ki tüm ülke kompleks travma yaşıyor.”

 

Elbette genelleme yapmıyorum ama travmanın tam olarak ne olduğunu, neden kaynaklandığını ve nelere yol açtığını bildiğinizde bu söylediğim çok da gerçekdışı olmuyor…

 

Aşağıda kısmen çevirdiğim ve çeşitli kaynaklardan alıntıladığım uzun yazı umarım olabildiğince çok kişiye ulaşır, çünkü toplumun şu anki durumunu anlamak ve ülkenin toplum sağlığının geleceği için travma konusunda farkındalığı arttırmak sanırım artık kritik bir öneme sahip. Özellikle ebeveynler, öğretmenler ve sağlık hizmeti sununlar için…

 

ACE çalışması Amerika tarihinde yapılmış en büyük ve en önemli toplum sağlığı çalışması. 1985 yılında San Diego’da bir obezite tedavi merkezinde önleyici tıp araştırması olarak başlayan çalışma büyüdü ve günümüz toplumu için çok önemli bazı bulgular ortaya koydu. İlk sonuçlar 1998 yılında yayınlandı sonra 2011 yılına kadar 57 çalışma daha paylaşıldı. Araştırma ve değerlendirmeler devam ediyor.Sizin için biraz ayrıntı vereceğim:

 

Sosyal hizmetler, sağlık hizmetleri, toplum sağlığı, çocuk eğitimi, adalet, akıl sağlığı, pediatri ve ceza denetimi hatta iş hayatında “ACE çalışması” kavramı çok moda oldu. Çok sayıda profesyonel insanların kan grubu, tansiyon ve kolesterol durumunu bildiği gibi ACE puanını da bilmesi gerektiğini söylüyor.

 

Peki nedir bu çalışma? 1950’lerde çocuk felcinin toplumun gündemine oturduğu ve herkesin meselesi olduğu gibi 2011’den beri neden ACE gündeme oturdu? Bu arada gündeme oturdu diyorum ama malesef Türkiye’de böyle büyük bir gündem henüz oluşmuş değil.

 

ACE Studies ( Adverse Childhood Experiences Studies) yani OÇÇD – Olumsuz Çocukluk Çağı Deneyimleri. Ben bu yazıda ACE’yi kullanmaya devam edeceğim.

 

ACE çalışması sonucu çok önemli çünkü yetişkinlerde gelişen kronik hastalıklar ve sosyal ya da duygusal / zihinsel problemlerin sebebinin “Olumsuz Çocukluk Çağı Deneyimleri” ile doğrudan bağlantısı olduğunu ortaya koyuyor.Kalp hastalıkları, akciğer kanseri, diyabet, çok sayıda bağışıklık sistemi hastalığı ve depresyon, psikotik bozukluklar, bağımlılık ve dahası bir şiddet eyleminin kurbanı olma ya da intihar olumsuz çocukluk deneyimleri ile bağlantılı.

 

Çocuk yetiştirmek zor iş. Bu çalışmaya bakılırsa psikolojik olarak sağlıklı çocuk yetiştirmek daha zor iş. Okumaya devam etmeden şöyle bir örnekleme yapmak istiyorum. Çocuğunuz sizinle oynamak istediğinde ve eline ipad tutuşturduğunuzda ya da çocuğunuza bir sebepten dolayı bağırdığınızda ya da “Sen yapamazsın” dediğinizde onun beyninde  hasar oluşturma ihtimaliniz olduğunu biliyor olsanız, bu hasarın ilerleyen zamanlarda ve yetişkinlikte öğrenme becerisini etkilediğini, ikili ilişkilerde problem yaratacağını, sağlık  problemlerine sebep olacağını (fiziksel/ruhsal) dahası yaşam kalitesi ciddi oranda etkilendiği için yaşamını daha erken kaybetmesi ile sonuçlanabileceğini biliyor olsaydınız??? Ben bunu öğrendiğimde dehşete kapılmıştım… Siz ne hissettiniz bilemiyorum… ACE çalışması işte bu yüzden önemli…

 

Olumsuz çocukluk çağı deneyiminden anlayacağımız çocukluk ya da gelişimsel travma deneyimi. ACE çalışmasında 10 tip çocukluk travması belirlenmiş.

 

Bunların 5’ i kişisel:

  • Fiziksel istismar

  • Sözel istismar

  • Cinsel istismar

  • Fiziksel ihmal

  • Duygusal ihmal

 

Diğer 5’i diğer aile üyeleri ile ilgili:

  • Bağımlılığı olan ebeveyn

  • Aile içi şiddete tanıklık etmek

  • Aile üyelerinden birinin hapiste olması

  • Ruhsal bozukluğu olan aile üyesi

  • Ayrılma / Boşanma

  • Ölüm ya da terk etme.

 

Her bir travma 1 puan; yani fiziksel olarak istismar edilmiş, (örneğin dayak) alkolik bir babanın ve şiddet gören bir annenin çocuğunun puanı 3. Puan ne kadar yükselirse yetişkinlikte sağlık problemi (fiziksel / ruhsal) yaşama ihtimali de o kadar yükseliyor. Puan 4’ün üzerindeyse durum çok riskli…

 

ACE çok detaylı ve uzun bir test ama temelde 10 soruda ACE puanınızla ilgili fikir verecek bir soru şablonu var. Kendi ACE puanını merak edenler için en kısa sürede o soruları da paylaşacağım.

 

Bizim toplumumuzda “Travma” günlük dilde çok kullanıldığı için anlamını biraz yitirmiş bir sözcük. Ya da travmanın tam olarak ne olduğunu anlayamıyoruz diyebilirim. Hep aklımıza büyük olaylar geliyor ama nelerin ACE çalışmalarına dahil olduğunu incelediğinizde çocukluk ya da gelişimsel travma durumun vahametini anlıyorsunuz.

 

Travma konusunda otoritelerden biri olan Dr. Bessel van der Kolk, travmayı sadece psikolojik bir rahatsızlık olarak etiketlemenin, çoğu zaman eksik bilgiden kaynaklandığını çünkü travmanın fiziksel olarak hasar bıraktığını anlatıyor. Dışarıdan görünen bir fiziksel yaralanmadan bahsetmiyor beynin yaralanmasından bahsediyor. Geç dönemde yani sonradan ortaya çıkan fiziksel ve zihinsel hastalıklardan bahsediyor.

 

Boston Justice Resource Institute’nün TCTSY eğitimi için ön koşul olan yoğunlaştırılmış Travma Çalışmaları eğitiminden döner dönmez bu alanda Türkiye’de nasıl bir çalışma yapılmış araştırdım. Türk Pediatri Arşivinde bir çalışma buldum.

 

Türkiye’de uluslararası geçerlilik ve güvenirliği yapılmış ICAST araçları kullanılarak birden fazla ilde ve bu kadar büyük bir toplum üzerinde yapılmış ilk epidemiyolojik çalışma. İzmir, Denizli ve Zonguldak illerinden çocuklar ile yürütülmüş ve ülkemizde çocuk ruh sağlığı adına yapılmış en büyük ölçekli çalışma.

 

2011’oe ilk kez yapılan bu çalışmanın sonuçları şöyle:7540 çocukta(11, 13, 16 yaş) araştırma uygulanmış.  Tüm yaşam boyu yaşanan psikolojik olumsuz çocukluk deneyimi %70,5, fiziksel olumsuz çocukluk çağı deneyimi %58,5, ihmal %42,6 !

 

Psikolojik olumsuz çocukluk çağı deneyimleri, kırsala göre şehirde yaşayanlarda daha yüksek oranda. İhmal kızlarda fazlayken fiziksel olumsuz çocukluk çağı deneyimleri erkeklerde daha yüksek oranda saptanmış.“Olumsuz çocukluk çağı deneyimleri sıklığı %42 ile %70 arasında saptanmış olup Türkiye’nin araştırma yapılan bu bölgelerinde çok önemli bir halk sağlığı sorunu ve erişkin sağlık riski ile karşı karşıya olduğumuz açıklığa çıkarılmıştır.”

 

Ülkemizde ACE sorularına bazı eklemeler yapılmış çünkü ülkemizde çok sık görülen ve aslında “fiziksel ve ruhsal istismar” olan bazı davranışlar var:

  • Çocuğa bağırmak

  • Reddetmek / İhmal

  • Aşağılamak

  • Küfretmek

  • Korkutmak

  • Tehdit etmek

  • Küçük düşürmek

  • Alay etmek

  • Kendini kötü hisseden ebeveynin çocuğu suçlaması

  • Diğer çocuklarla karşılaştırmak

  • Hayali varlıklar ile korkutmak

  • Saç çekmek

  • Kulak çekmek

  • Cisim fırlatmak

  • Elle vurmak

  • Çimdiklemek

  • Tokat atmak

 

Travma çok karmaşık bir olgu ve tedavisi de aynı karmaşıklığı hesaba katmak zorunda demişti Bessel van der Kolk. Evet travma gerçekten çok kompleks ve bizler travma tedavisi yapacak değiliz. Ancak travma konusunda bilgilenerek sorunu önleyebiliriz, önleyemediysek başa çıkmak için daha farklı bir destek verebiliriz yani büyük fark yaratabiliriz.Her ebeveyn elinden gelenin en iyisini yapar. “Terlik fırlatmak ya da bağırmak nasıl travma yaratabilir ki?” ya da “Çoğumuz yukarıda sayılanlarla büyüdük” diye düşünebilirsiniz. Evet çoğumuz yukarıdakilerden birine ya da birkaçına maruz kalmış olduğumuz için bunu normalleştiriyoruz. Ancak travma oluşumu çoğu zaman interpersonal yani ikili ilişki ve bağlanma modeli ile alakalı. ACE (Adverse Childhood Experiences Studies) çalışması çocukluk travmalarının ya da diğer ismiyle olumsuz çocukluk deneyimi  % 46 sının kaynağının ebeveyn ve çocuk arasındaki iletişim hatalarından kaynaklandığını gösteriyor. Bu oran cinsel ya da fiziksel istismardan önce geliyor ! Çocuğunuzla kurduğunuz ilişki çok önemli.

 

Normalleştirme toplumda artan anormal davranışların, şiddetin, hastalıkların nedenini açıklıyor diye düşünüyorum. O yüzden ebeveynlere, öğretmenlere ve sağlık hizmeti verenlere travma konusunda bilgilenme sorumluluğu düşüyor.

 

Uzm. Ece Türkmut

Tüm Hakları Saklıdır. Yayınlanan çeviri, makale, yazı, döküman, dosyalar izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © Ece Turkmut 2016