OYUNCUNUN DUASI

Ey Thespis!

Kutsal kıvılcımın koruyucusu!

Yeteneğimi mala dönüştürmeden, ruhumu paraya pula satmadan, tıpkı çocukken olduğu gibi oynayayım bu gece.

Kovayım yüreğimden ve aklımdan sınırsız kendini beğenmişliğimi.

Oyuncu dostlarımla canlı bir bağ kurmam için, bencil olmama gücü bağışla bana, yeterince.

Onlardan üstün olduğum inancını sök at kafamdan.

Sahnede bir an’dan diğerine süzüleyim zorlanmadan. Kendine düşkün, kendini beğenmiş olmayayım. Kurnazca ve iblisce oyunlarıyla gülüşlerimi boğazıma tıkmaya, rolümü çalmaya kalkışan oyuncu meslektaşlarımı bağışlama gücü ver bana.

Anlaşılmaz konuşma, yalancıktan hastalanma, ağırdan alma ve rolümü uzatma isteği gibi günahlara karşı koru beni, Thespis! Çünkü insanların zayıflıkları sanat için sömürülmemeli.

Fermuarım sıkıca kapalı, donum sağlam olsun. Ödünç kostümlerim içinde başım dik yürüyeyim.

Koltuk gıcırtıları, geciken ışıklar, eksik bir sahne gereci, ya da en iyi dizemi okuduğum anda ön sıradaki kadının sanki önceden planlanmış cümbüşlü öksürüğü korkutmasın beni.

Oyunun sonunda alkışları çok beklemeyeyim. Halkın alkışlarına aç gözlüce sırıtmayayım, ya da kabalık edip yiyecekmiş gibi bakmayayım onlara.

Ey Thespis, ağız birliği etmiş eleştirilere ve başarısızlığın habis kanserden sayıldığını yüzlerinden okuduğum dostların zehrine karşın işimi sürdürme gücü ver bana.

Sanatın yaşamdan beslendiğini; havası ne kadar zengin, cephesi ne kadar görkemli olursa olsun, bir tiyatronun, içinde insanların çay pişirip tost yaptıkları küçük evler olduğunu unutursam, hatırlat bana!

Yaşamım sanat olsun.

“Yaşamak için” olmasın sanatım.

Ama izin ver yaşayayım sanatımı, şunları gerçekten söyleyebileceğim o kutlanası an’a değin:

Sanatımı yaşam için,

Yaşamımın kusursuzluğu için kullanıyorum.

Ve sanat buna değer.

Sanatımdır yaşayacak olan;

Ölecek olan, yaşamım…