TRAVMA ÇERÇEVESINDEN MEDUSA

Medusa, kılıç ve kötülükle bedenden ayrılmış kadavra bir kafadır. Ardına kadar açık, vahşi gözleri, kıvranan kırmızı dili, çığlık atar gib açık ağzının üzerinde parlar. Siyah dudakları keskin dişlerle taçlandırılmıştır. Saç yerine tıslayan yılanlardan bir yelesi vardır.

 

Medusa, terör yayan, ona bakan herhangi bir ölümlüyu anında taşa çevirerek yaşam gücünü emen bir canavardır. Kötü ruhlar bile korku içinde ondan çekinir.

 

Yüzü Neolitik dönemden kalma eserleri, silahları ve mezar sanatını süsler ve bugünlerde lüks bir moda markasının bile yüzüdür. Sanatçılar ve edebiyatçılar ondan ilham almıştır. Dante, Medusa’yı cehennemin en alt kısmındaki öfke döngüsüne, öfkeli ve asık suratlıların yanına yerleştirir. Cellini, Perseus’un Medusa’yı öldürülmesinin muzaffer bir görüntüsü olarak onu mermerde ölümsüzleştirir, kesik kafası sinir bozucu bir bicimde katiline benzer. Caravaggio, efsanevi portresine sevgilisinin yüzünü vermiştir.

 

Bazı feminist düşünürler için Medusa, itaatkar olmayan kadınları canavarlara dönüştüren ataerkil anlatıların ifşası olan sözde canavar dişil arketipini temsil eder.

 

Son zamanlarda ise Medusa, ruh sağlığında bir travma sembolü olarak yer alır.

 

Medusa mitine derinden bakarsak neden travma sembolü olarak kullanıldığını anlayabiliriz.

Medusa’nın hikayesi trajiktir ve hikayenin derin kökleri, mitlerde pek karşımıza çıkmaz. Bazı kayıtlar onu doğuştan bir canavar olarak tasvir ederken bazıları da farklı bir hikaye anlatır. Biz bu ikinci mite bakacağız.

 

Buna göre bir zamanlar güzel ve güçlü bir kadın, hayatındaki olayları kontrol edememesine rağmen başına gelen felaketlerden ötürü Tanrılar tarafından bir canavara dönüştürülür.

 

Peki Medusa bugün bildiğimiz haliyle canavara nasıl dönüştü?

Mitler yıllar geçtikçe ve kültürler şekillenip değiştikçe değişir.. Çoğu zaman, bu değişiklikler zamanın toplumsal ihtiyaçlarına uygun olarak yapılır. Ancak Medusa hikayesi, kayıtlı Yunan tarihindeki en eski mitlerden biri olduğu için biraz geri giderek iz sürmek daha mümkün.

 

Bu mit bugünden bakınca güç, otorite, adaletsizlik hakkında uyarıcı bir hikaye. Koşulların en iyi insanı bile nasıl korkunç bir yaratığa dönüştürebileceğini gösteren bir hikaye.

 

İlk hikayelerin bazıları onu doğuştan bir canavar olarak tasvir eder demiştim; bazıları ise onu canavara dönüşen güzel bir bakire olarak anlatır. Her iki durumda da Medusa, Tanrıların korkunç kararlarının kurbanı olmuştur.

 

Medusa’yı kim neden canavara dönüştürdü?

Medusa bilgelik ve savaş tanrısı Athena’nın rahibesiydi. Athena’ya hizmet etmek, genç kadınların bakire olmalarını ve hayatlarını Tanrıçaya adamaları gerekiyordu. Medusa çok güzeldi ve güzelliği ölümlüler arasında eşsiz olduğu için pek çok erkek Medusa için yarışırdı. Konumu ve güzelliği nedeniyle deniz tanrısı Poseidon Medusa’yı gözüne kestirdi. Konumu diyorum çünkü Poseidon ve Athena rakiptiler.

 

Poseidon, Medusa’ya tapınağının basamaklarında tecavüz ederek Athena’yı küçük düşürdü. Deniz Tanrısı kurbanını tapınağın basamaklarında zayıf, savunmasız ve yalnız bıraktı. Medusa, bu saldırıyı engelleyemedigi gibi Athena’dan çok korktu ve af diledi. Ancak Athena öfkeliydi ve Medusa’yı kendisine ve rahibe yeminine ihanet ettiği için lanetledi. Lanetli günlerini tek başına yaşaması için Medusa’yı uzak bir adaya sürgün etti. Ona tavuk pençesi, çatlamış deri, dev metal kanatlar, korkunç bir çılgınlık, yılanlardan saçlar ve taştan gözler verdi. Artık Medusa’ya bakan herkes onun taşlaşmış bakışlarıyla taşa dönüyordu.

 

Erkekler sadece onu öldürmek için adaya geliyorlardı. Sonunda Medusa’nın duyduğu dehşet ve korku öfkeye dönüştü ve hayatını mahvettikleri için Tanrılara lanet etti. Sonra onu öldürmeye gelen tüm erkeklerden intikam aldı. Alıkoyduğu erkekleri serbest bırakmasının tek yolu, Perseus’un Medusa’nın kafasını kesmesiydi.

 

Yıllar sonra, Perseus Tanrıların verdiği silahlarla donanmış bir şekilde adaya gitti. Athena’dan bronz bir kalkan ve Hermes’ten aldığı uçan ayakkabıları vardi. Eşitsiz bir çarpışmaydı. Adil değildi. Medusa’yı alt etti ve kafasını kesti. Perseus Medusa’yı öldürdüğünde, Medusa kanı denize damladı ve bu kandan Chrysaor adında altın bir savaşçı doğurdu. Bu Poseidon’un tecavüzünden doğan bir yaratıktı* ve kanatlı at Pegasus’un kardeşiydi. Medusa’nın bedeni karanlık yeraltı dünyasına atıldı.. Ama Athena, kalkanını süslemek ve düşmanlarından korumak için kafasını kullandı.

 

Medusa’nın hikayesi tarih boyunca defalarca anlatılmıştır çünkü bu hikaye birçok yönden modern toplumla ilişkilendirebilir. Medusa gibi kadınlar da yüzyıllardır ataerkil sistem içinde kötü muamele görmüş, istismar edilmiş ve aşağılanmıştır. Medusa gibi, kadınlar da kendi suçları olmaksızın suçlu gibi hissettirilmiştir.

 

Ama bunu tek başına bir kadın trajedisi olarak değil aynı zamanda ötekileştirilmiş herkes açısından değerlendirebiliriz. Otorite figürleri, erk, ataerkil sistem ve toplumsal adaletsizlikler karşısında travmatize edilmiş, adalet bulamamış, eziyet çekmiş herkesin ortak hikayesi. Dışarıdan bakılınca bir canavar; ama dikkatli bakınca donmuş gözleri ile dehşete düşmüş, hayal kırıklığı ve acı ile öfkeye bürünmüş insanlar… Kendilerine, adalet arama, karşı koyma, saygınlık ve hak talep etme hakkı bile tanınmaz. Dehşet verici deneyimler yaşamış, travmatize olmuş insanlar destek bulmak yerine damgalanır, karanlıkta bırakılır. Kesilen kafa git gide cellatına benzemeye başlar…

 

Bu mit bir yanıyla da güç, cesaret vericidir… Medusa’nın faillerine karşı savaşı canavar gibi hissettiren her insana ilham verir.

 

*Bazı mitlerde Chrysaor dev bazılarında kanatlı domuz olarak tasvir edilir.

 

 

*5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu Konusunda Yasal Uyarı: Site içerisinde yer alan orijinal yazılar, derlemeler ve çeviriler Ece Türkmut Dere’ye aittir. Izin almadan ve kaynak göstermeden kopyalanamaz, alıntı yapılamaz.