YOGA PRATIĞI ILE RIZA KÜLTÜRÜ OLUŞTURMA

Travmaya bilgili yoga / hareket çalışmalarında dokunma meselesini uzun uzun anlatıyorum. Hafta sonu yaptığım son eğitimde üzerine çokça konuştuğumuz bir konu olduğu için yazmak istedim. Özellikle ülkemizde kişisel alan ve kişisel sınırlarla ilgili bilgi ve davranış muğlaktır. Kişisel alan/ sınır kavramı kültürel olarak pek bilinmez ve anlaşılamaz. Dolayısıyla çok fazla ihlal vardır. Sıra beklerken önümüzdekilerin dibine gireriz, kaldırımda alan olmasına rağmen öteki kisilerin dibinden geçeriz, toplu taşımada nefesler birbirine karışacak kadar yakınlaşırız, halbuki o noktanın bir adım ötesi olsa olsa sarılmak ya da öpüşmektir. Tanımadığımız çocuklara hiç çekinmeden, düşünmeden dokunur, öper, yanağından kesme alırız. Liste daha uzar gider…

 

Tam da bu yüzden özellikle ülkemizde konuyu gündeme getirmek ve hatta tartışmaya alan açmak için “Rıza Kartları” ndan bahsetmek istiyorum. Dokunmak ve dokunulmak karmaşık bir mesele. Bir başkasına fiziksel yakınlık gösterme konusunda aslında hemen oluşan derin ve hassas bir şey var. Dokunma güven ister ve kırılganlığı ortaya çıkarır; birbirine bağlanırken, kişilerden biri güvenlik açığına izin vererek kendi bedenindeki özel alana diğerinin girmesine izin verir. Çoğu yoga stüdyosunda, eğitmenin fiziksel yönlendirme yapması, yoga uygulanmasının onaylanmış bir parçası haline gelmiştir. Ve diğer geleneksel uygulamalar gibi, normalleşmeyi sorgulamak bazen zorlaşır; Başka bir deyişle, bir stüdyo alanını yöneten bir dizi söylenmemiş kurala katılmamak ya da itiraz etmek zor olabilir. Bazı öğrenciler yoga eğitmeninin istikrarlı ve bilgili bir biçimde onları pozda derinleştirmesini teşvik edebilirken, diğerleri – belki de travma deneyimi olanlar veya kronik ağrı çekmiş olanlar – yönlendirme ile ilgili daha karışık duyu ve duygulara sahip olabilirler. Aslında, herkesin dokunulma isteği günden güne, andan ana değişebilir.Birçok yoga topluluğu, kültürel paylaşım, kapitalizm, ırkçılık, beden pozitifliği ve feminizm gibi konuların, yoga alanlarını nasıl dönüştürdüğü üzerine tartışmalarla, sosyal ve politik sorunların kişisel pratiğimizi nasıl etkilediğini anlamaya başladı. Bu yüzden bütünsel ve somutlaşmış bir hareket olarak, yoga / hareket öğretmeni fiziksel bileşenlerle birlikte rıza politikasını dikkate almalıdır. Rıza birçok yerde tartışılmıştır, ancak çoğunlukla ve doğal olarak cinsel şiddete, utanca meydan okuyan, aynı zamanda hayatta kalanı destekleyen feminist harekete dayanır. Ancak, rıza hakkındaki argümanlar cinsiyetin ötesine ulaşır, daha geniş olarak ele almak gerekir; Fikrimizi değiştirmek için evet ve hayır diyebilmek, her durumda cinsiyet ayırmadan, her insan için geçerlidir.Yoga, pozda düzeltme yapılması gerektiği fikrini taşıdığından, yoga eğitmenleri de kendi üzerlerinde baskı hissedebilirler; Bu baskı, öğretmenlerin fiziksel olarak yardım / düzeltme yapmazlarsa, yeterince iyi olmadıklarını hatırlatan ince bir mesaj bile olabilir. Ayrıca dokunmak için gerçekten güvenilir bir onay alma konusundaki belirsizlik, ek stres yaratabilir.Bir yoga öğretmeni öğrencilere sınıfta yüksek sesle “Size elle düzeltme / yönlendirme yapabilir miyim?” diye sorabilir. Ama birçok sebepten dolayı, bu soru kolay ve anlaşılır bir cevabı sınırlar; Topluluğun içinde samimi ve cömert bir teklife kaba davramamanız gerektiği öğretilmiştir. Dolayısıyla cevap güvenilir olmayabilir. Rızanın normal veya doğal olmadığı, fiziksel haklarının sıklıkla sorgulandığı bir sosyal dünyada öğrencinin ihtiyaçlarını ifade etmesi utanç verici, zorlayıcı veya hatta imkansız olabilir.Yoga kültürünün birçok yönü bize genellikle bedenlerimizi ve zihinlerimizi tam olarak bilmediğimizi hatırlatıyor – aslında bağlantıyı koparmaya teşvik de ediyor olabilir miyiz? Yoga dersinde bir rıza kültürü oluşturmak, sadece biriyle bağlantıya geçmek ve dokunmak için izin istemekten çok daha fazlasıdır. Kendimizi ve bedenlerimizi tanımadığımızın altı çizilirken; sosyal dünyadaki aktif savunmamıza yönelik bir sorgulama oluşur. Böylece kişisel sınırlarımızı aşmaya teşvik ediliriz.Bir rıza kültürü oluşturmak ise, bu kimlikleri ve geçmiş deneyimleri bedenimizde birbirimize gösterme şeklimizin, nefes alanımızın ve eylemlerimizin bir parçası olduğunu bilerek, birçok farklı kimliğe ve hayat deneyimine değer verdiğimiz ve saygı duyduğumuz anlamına gelir. Sınırlar, kendini onaylama ve seçim yapma hakkındaki konuşmaları normalleştirmekle ilgilidir.Dokunmak önemlidir. Aynı zamanda güzel bir yoga çalışmasına yaşamının bir bölümünü ayırmış bir kişinin bilgisini, fiziksel bir yolla aktarma pratiği yapmasına izin vermek de önemlidir.Bu nedenle, öğrencilerin uygulamaları sırasında “Evet” ile “Hayır” arasında geçiş yapmasına izin veren rıza kartları gibi araçları önemli buluyorum.Travma bilgili yaklaşımlarla, Kuzey Amerika’da oldukça yaygın kullanılan bu kartlar ilk olarak 2013 yılında Christian Slomka and Jamilah Maiika tarafından Toronto’da önerildi. Slomka bir röportajında şöyle demişti: “Bir insanın neler yaşadığını ve dokunmanın bir tetikleyici olup olmadığını her zaman bilemeyiz (özellikle rıza olmadan). Tecavüz ve cinsel istismar, rızaya önem göstermeyen bir kültürde devam edebilir. Rızanın bizim için önemli olduğunu göstererek, kültürde bir değişimi güçlendirebileceğimize inanıyorum. Nihayetinde rıza, daha güvenli bir alan geliştirmemize yardımcı olacaktır. ”Ülkemizde belki bu kartlar öğrenciler tarafından pek anlaşılmayabilir; tam da bu noktada “Rıza” olgusunu konuşmak, düşündürmek için tohum atabiliriz. Travma bilgili sınıflarda bu, olmazsa olmaz uygulamalardan biridir. Ve bence büyük bir fırsattır. Bu kartları dahil ederek, yoga eğitmenleri öğrencilerine hayati bir mesaj verir… Seçim sana ait. Rıza kartları, bir stüdyonun ya da öğretmenin kültürüne iyi entegre olmuşsa, topluluklarının bilinçli bir seçim yapma, hesap verebilirlik ve öğrencinin kendi bedeniyle ilgili kararına öncelik verdiğini vurgulamaktadır. Herkesin kişisel farkındalığını geliştirmesine, hem öğretmenlere hem de öğrencilere, düzeltmeleri / yönlendirmeleri, sunma ve alma süreçlerinde yetki vermesini sağlar. En önemlisi, birbirimizle, gerçekten konuşmamız gereken iyileştirici toplum olgularını oluşturmaya devam edebilmemiz için bu konuşmaları yapmamız gerekir.

 

*Derslerimde kullandığım kartlardan esinlenerek kendi dersiniz için kartlar oluşturabilirsiniz 🙂

 

Tüm Hakları Saklıdır. Yayınlanan çeviri, makale, yazı, döküman, dosyalar izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © Ece Turkmut Dere 2019